24 Şubat 2016 Çarşamba

NOTER BİLDİRİMİ Mİ TAAHHÜTLÜ GÖNDERİ Mİ


  1. Şu veya bu sebeple karşı tarafa bildirim yapmanız gerekebilir.
  2. Noter aracılığı ile bildirim yaptığınızda hem bildirimin içeriği ispatlanır hem de Tebligat Kanunu uygulanır yani muhtara tebligat vs. gibi haklardan faydalanırsınız. Ama bunun 100-200 TL arasında bir maliyeti var. Sayfa sayısı çoksa 1.000 TL bile olabiliyor.
  3. Avukatların çoğunluğu noter bildirimini tercih eder ve gerekçe olarak da ya PTT aracılığı ile gönderim yaparsam karşı taraf "ZARF BOŞ GELDİ" derse aksini ispatlayamam der.
  4. İlk bakışta mantıklı gelen bu açıklamayı doğrulayan bir Yargıtay kararı göremedim.
  5. Başta TTK madde 18 olmak üzere bir çok kanun "TAAHHÜTLÜ MEKTUBU"n temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbar yapmanın bir yolu olarak düzenlenmiş.
  6. Bu yolu seçtiğinizde 100-200 TL yerine en fazla 10 TL ödüyorsunuz. Çok kalın bir gönderi ise 20 TL yi aşmaz.
  7. Peki "ZARF BOŞ GELDİ"  savunması nasıl savuşturulacak veya mektup içerisinde ne olduğu nasıl ispatlanacak?
  8. Sadece taahhütlü mektup gönderiyorsanız gönderi kartına, iadeli taahhütlü mektup gönderiyorsanız hem gönderi kartına hem de karşı tarafın imzalayacağı alma haberine mektupta ne olduğu yazılır. Örnek, "fesih ihbarı" işe başlama ihtarı" "ödeme ihtarı" "tahliye ihtarı" vs. Veya bir şeyin cevabı ise, "XX sayılı yazı cevabı" XXX tarihli yazı cevabı yazılabilir. Bir örneği aşağıda.

  9. Sonuç olarak ister atalarınızın dinine uymaya devam edin, isterseniz aklınızla hareket edin ama lütfen EZBERLEMEYİN. Hukukçu ezberlememeli, öğrenmeli, anlamalı ve uygulamalı.
     
    EKLEME: 4 Eylül 2020 tarihinde https://karararama.yargitay.gov.tr sitesinde arama yaptım ve bulduğum kısmen aleyhe kabul edilebilecek kararların ilgili kısmını paylaşıyorum. Ancak bu kararlara konu olaylarda, yukarıdaki gibi "taaahütlü karta açıklama" yazılmamıştır.
     
    "...Davacı vekili, ıslah dilekçesi ekinde 29/08/2012 tarihli temerrüt ihtarı ile aynı tarihli iadeli taahhütlü posta alındısını sunarak, faiz başlangıç tarihlerinin belirlenmesinde bu belgelerin de dikkate alınmasını talep etmiştir. Mahkemece, posta alındısı içeriğinde ihtarname bulunduğuna ilişkin bir kaydın olmadığı ve tebliğ tarihinin de belli olmadığı gerekçeleriyle davalının temerrüde düşürülmediği kabul edilmiştir.
    Öncelikle; ihtarnamenin tebliğ tarihinin belli olmadığı ifade edilmiş ise de, posta alındısı üzerinde yer alan barkod bilgisi üzerinden, PTT’den tebliğ bilgisinin araştırılmasının mümkün olduğu hususunun gözardı edilmesi hatalıdır. Öte yandan, gerekçede posta alındısı içeriğinde ihtarname bulunduğuna ilişkin bir kaydın olmadığı da belirtilmiş ise de, davalı vekili, söz konusu iadeli taahhütlü gönderinin içeriğinin boş olduğuna ya da içeriğinden uyuşmazlıkla alakası olmayan bir evrak çıktığına dair bir itirazda bulunmamıştır. Davalı vekilinin bahsi geçen yöne ilişkin bir itirazının olmaması karşısında, posta alındısı üzerinde yer alan barkod bilgisi üzerinden, PTT’den tebliğ bilgisi araştırılmalı ve temerrüdün gerçekleşip gerçekleşmediği değerlendirilmelidir.Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir..."
    22. Hukuk Dairesi, 2015/33869 E.,  2018/24906 K.
     
    "...Somut uyuşmazlıkta, davacı taraf dosyaya işçilik alacaklarının ödenmesi talebini içeren ihtarname ile bu ihtarnamenin davalıya iadeli taahhütlü posta yoluyla tebliğ edildiğine ilişkin iki ayrı gönderi ve posta alma haber kağıdı sunmuştur. Bu tebliğ türünde davalıya tebliğ edilen zarf içinde bildirilen ihtarnamenin bulunup bulunmadığı veya içeriğinin aynı olup olmadığı, iadeli taahhütlü alındı belgesinde yazılı değildir. Bu itibarla öncelikle davacının örneğini sunduğu ihtarnamenin tebliğ alınıp alınmadığı konusunda davalının beyanı alınmalı, sonucuna göre temerrüt oluşup oluşmadığı noktasında bir karar verilmelidir..." 22. Hukuk Dairesi, 2017/17470 E.  ,  2018/25008 K.
     
    "...davalı şirket yetkilisinin çekin kendilerine gönderilmesi halinde eksikliğin giderileceğini belirtmesi üzerine çek aslının kargo ile davalı şirkete gönderildiğini ve imza karşılığı davalı şirket çalışanına teslim edildiğini, ancak davalının eksikliği giderilen çeki müvekkiline teslim etmediğini, fatura bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; müvekkil şirkete gönderilen kargoda davacı tarafça sözü edilen çekin olmadığını, müvekkil takip konusu faturadan doğan borcunu ödemişse de davacı tarafça çekin zayii veya iptali sağlandığı takdirde müvekkilin borcunu ödemeye hazır olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece toplanan delillere göre; dava konusu çekin kargoyla davalıya teslim edildiği, ilgili gönderinin içeriğinin evrak olduğunun belirtilmesi ve davalı tarafça gönderinin teslim alınması karşısında davalı tarafın zarfın boş olduğu hususundaki savunmalarının sübut bulmadığı, bu durumda takip konusu fatura bedelinin davalı tarafça ödenmediğinin kabul edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA.."
    19. Hukuk Dairesi, 2013/12917 E.  ,  2013/17740 K.
     
    Ayrıca, 
     

    YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ, E. 2019/103, K. 2019/7006, T. 24.9.2019

     
     
    "...Bölge Adliye Mahkemesince; davacının, bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiğine dair 28/08/2014 tarihli mektup ve bunun iadeli taahhütlü gönderim kartını ibraz ettiği, davalının işyerinde mektubun teslim edildiği, davalının ise, mektubun kime teslim edildiğine ve içeriğine dair bu belgede açıklık olmadığını ileri sürdüğü, içerik yönünden, mektup tarihi ile tebliğ tarihine göre, şirkete iadeli taahhütlü gönderilen belgenin ihtar mektubu olduğu, kaldı ki davalı tarafın söz konusu tarihi kapsayan dönemde başka bir konuya ilişkin tebligat yapıldığını ileri sürmediği, bu şekilde davacının bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiği, davalı vizesini yenilemiş ise de, bu hususta davacı şirkete söz konusu belgeyi ibraz etmediği, davacı şirketin dava konusu edilen dönem için indirimsiz tarife uygulamasının yerinde olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ilk derece mahkeme kararı düzeltilerek, yeniden esas hakkında, davanın kısmen kabulü ile, İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2015/30076 Sayılı dosyasındaki takibin, 75.050,06 TL asıl alacak üzerinden, takipten itibaren bu alacağa, takipte belirtilen %16,8'den fazla olmamak üzere işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile tahsil edilecek şekilde devamına, davalı takipten evvel temerrüde düşürülmediği için işlemiş faiz talep edilemeyeceğinden fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan 75.050,06 TL üzerinden, alacak likit ve hesaplanabilir kabul edildiğinden, %20 oranında icra inkar tazminatının, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının takibinde haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı tarafın tazminat istemine yönelik istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir...

    Bu kapsamda; satış şirketlerine yönelik sanayi abone grubundaki tüketicileri vize bitim tarihinden en az iki ay önce sanayi sicil belgelerinin yenilenerek ibraz edilmemesi halinde bu tüketicilerin tüketimlerinin ticarethane abone grubundan faturalandırılacağına dair yazılı olarak bilgilendirme yükümlülüğü getirilmiştir.

    Bilgilendirme yükümlüğünün satış şirketine ait olduğu belirlenmekle; yükümlüğünün yerine getirilip getirilmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir.

    01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. maddesinde düzenlenmiş ve"Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılacağı belirlenmiştir.

    Dosya kapsamında; davacı ... bilgilendirme yükümlülüğüne ilişkin 28/08/2014 tarihli yazı ve bu yazının tebliğ edildiğine dair fotokopi olarak tebligat parçası ibraz etmiştir. Söz konusu tebligat parçası incelendiğinde her ne kadar tebliğ tarihinin 04/09/2014 olduğu belirlenmiş ise de içeriğinin ne olduğuna ilişkin herhangi bir açıklamanın bulunmadığı ayrıca tebliğ alan kişinin de isminin yazılmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle, içeriği belirlenemeyen fotokopi tebliğ belgesine göre bilgilendirme yapıldığının davacı ... tarafından ispatlanamadığı görülmektedir.

    O halde; bölge adliye mahkemesince; bilgilendirme yükümlülüğü bulunan davacı ... tarafından gönderildiği belirtilen yazının usulüne uygun olarak davalıya bildirildiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gözetilerek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istinaf başvurusunun kabulüyle yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir..."  

    http://kazanci.com.tr/gunluk/3hd-2019-103.htm

     

9 yorum:

  1. Faydalı bir bilgi, teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  2. Aklımdaki sorunun yanıtını verdiniz. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Ancak, Türkiye'de yaşadığımızı unutmayın lütfen.

      Sil
  3. Üstadım, acaba karşı zarf dan boş kağıt yada imzasız kağıt çıktı, içeriğini bilmiyordum bundan dolayı tebliğ edilmiş sayılmaz der ise bunu nasıl ispatlayabiliriz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kişisel görüşüme göre, "boş geldi" diyen kendi iddiasını ispatlamalı

      Sil
  4. Avukat değilim ama Hukukta öğrendiğim bir şey var. Yapılan itirazın mantıklı olması lazım. Örneğin bir kişi alacağından ötürü alacaklıya ihtarname gönderecekse zarfı neden boş göndersin. Yada mektubu zarfa koymayı unutsa bir süre sonra mutlaka mektubu dışarda görecek ve tekrar zarflayıp gönderecektir. O sebeple zarfın boş olduğunu iddia eden kişi hakimin soracağı bu sorulara mantıklı cevap vermesi lazım. yoksa itiraz inandırıcı olmaz.

    YanıtlaSil
  5. Zarfın boş geldiği iddiasıyla ilgili herhangi bir Yargıtay kararına ulaşamadım. Bu konuda makul olan zarfın boş olduğunu söyleyenin iddiasını ispatlaması gerektiğidir.

    YanıtlaSil