Blog sahibi avukatlık mesleğinin usta çırak ilişkisi gerektirdiğine inanmaktadır. Kendisini usta değil, kalfa olarak görmesine rağmen, kalfalık sürecinde kullandığı yol ve yöntemleri paylaşarak usta bulamayan çıraklara ulaşmaya çalışmaktadır. Herkesin etkili bir hukuki yardım alma hakkı vardır. Blog sahibinin amacı bu hakkın kullanılmasına zerre kadar da olsa katkıda bulunmaktır.
1 Aralık 2017 Cuma
ANKARA BAROSU TEK ADLİYE EYLEMLERİNE AVUKATLAR NEDEN KATILMIYOR
İnanışa göre, Nasredin Hoca, 1208-1284 yılları
arasında, yani yaklaşık 750 yıl önce Selçuklular döneminde, Anadolu'da
yaşamıştır. https://www.wikizero.com/tr/Nasreddin_Hoca
Birçok Nasreddin Hoca hikayesi, günümüzde güncelliğini korumaktadır. Yani
Anadolu insanı, bazı özeliklerini, 750 yıldır değiştirmemiştir. Bu
özelliklerinden biri de, sorunlarından şikayet etmesi ama elini taşın altına
koymaması, hep bir kurtarıcı beklemesidir.
Sözü çok uzatmadan, bizim meslektaşların, neden Ankara Barosu eylemlerine
katılmadığını anlatan Nasreddin Hoca hikâyesine geçelim.
"Aksak Timur'un Anadolu'yu işgalinde, ordusunda filler de varmış.
Bunlardan birini, tarlada hizmet amacıyla köylülere armağan etmiş.
Fil, tüm ekinleri talan etmeye başlayınca,
köylüler soluğu, Timur ile arası iyi olan Nasrettin Hoca'nın yanında almışlar.
-Bu fil bizi mahvedecek. Timur'a gidip, fili
geri almasını bizim adımıza rica edebilir misin, ya Hoca?
Nasrettin Hoca düşünmüş, taşınmış. Bu adamlara
da bir türlü güvenmezmiş...
-Tek bir şartla! demiş. Benimle birlikte
Timur'un otağına varacaksınız; ben de sizin adınıza konuşacağım.
Köylüler kabul etmişler. Birlikte Timur'un
otağına varmış, huzura kabul edilmişler... Daha doğrusu Nasrettin Hoca öyle
sanmış. Astığı astık, kestiği kestik Aksak Timur seslenmiş:
-Söyle Hoca, dileğin nedir?
-Ben köylünün adına geldim, efendimiz! demiş
Nasrettin Hoca. Onların derdine tercüman olmaktır dileğim. Diyorlar ki...
Nasrettin Hoca, kolunun çemberi ile köylüleri
işaret etmek üzere şöyle bir yarım dönmüş ki; o da nesi? Ardında hiç kimse yok!
Yarı bele kadar eğilmiş ve:-Diyorlar ki, diye
devam etmiş... armağan ettiğiniz fil, öyle hayırlı, uğurlu ve yararlı bir
hayvanmış ki... Ondan bir tane daha köye armağan etmenizi talepten utanç
duyuyorlar. Kerem edin, köyümüze bir tane daha gönderin!"
Masalımız böyle. (masalımızı türkü formatında dinlemek için, https://www.youtube.com/watch?v=EOvp_5mcKKo )
O diplomalara, avukatlık ruhsatlarına, avukatların afili cümlelerine
aldanmayın.
Neticede bizler, Nasreddin Hoca'yı Timur'a salanların, salıp da arkasında
durmayanların torunlarıyız...
Sözün tamamı deliye söylenir derler, benden bugünlük bu kadar...
"Çay benim çeşme benim, aman derdimi eşme benim" Anadolu
Türküsü,
Dinlemek için, https://www.youtube.com/watch?v=lS5BmYp6MUc
http://www.nasreddinhocahikayelerim.com/fil/ linkinden
alınmıştır.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilYazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Hukuk camiası hakkında siz de benim yazdıklarımı merak ederseniz blog sitem burada https://av-saimincekas.com/
YanıtlaSil