Blog sahibi avukatlık mesleğinin usta çırak ilişkisi gerektirdiğine inanmaktadır. Kendisini usta değil, kalfa olarak görmesine rağmen, kalfalık sürecinde kullandığı yol ve yöntemleri paylaşarak usta bulamayan çıraklara ulaşmaya çalışmaktadır. Herkesin etkili bir hukuki yardım alma hakkı vardır. Blog sahibinin amacı bu hakkın kullanılmasına zerre kadar da olsa katkıda bulunmaktır.
24 Şubat 2013 Pazar
İLERİ DEMOKRASİYE HAMAMLI ADLİYE İLE GEÇİLİR!
Sevgili Adalet Bakanlığı tip adliye projeleri hazırlamış. Hazırlamış
ama bize sormamış. O sormasa da biz bildiğimizi söyleriz.
Devir ileri demokrasi değil mi? O zaman adliyeleri de ileri
demokrasiye geçirmek lazım. Adliye de ileri demokrasinin ilk şartı hamam. Artık
zemin kata mı olur, terasa mı olur. Tuvaletsiz olur ama hamamsız olmaz.
Hamam olmazsa yeni adliyeye önceki adliye çalışanları,
avukatlar, hakimler, savcılar abdestiz, tövbesiz girer ki bunun türküsü bile yakılmıştır,
“yeni adalet eski hamam eski tas”. Hamamlı adliyenin müellifi türküyü yakanlar
olup onları anmadan devam etmek fikir hırsızlığıdır ki bizde zerresi bulunmaz.
Abdest dediğim bildiğiniz abdestlerden değil, gusül abdesti
hiç değil. Evvela hamama girilecek, bilinen bilumum abdestler alınacak, dualar
edilecek, tellakla beraber kirden, terden, eskiden kalan her şeyden arınılacak
ve tellağın kesesinin değmediği yer kalmayacak. Kırk ayrı vilayetteki kırk ayrı
çeşmeden alınan, kırk ayrı kazanda kaynatılıp kırk ayrı tasta kırk ayrı Huri,
durumuna göre Nuri tarafından dökülen su ile abdest tamamlanacak.
Abdesti anladınız tabi ama tövbeye gelince format müptelası
bilgisayara döndünüz. Sabırlı olun onun da masa üstünde kısa yolu var.
Abdestli şekilde kırk ayrı duruşma salonuna kırk ayrı adım
atık, her duruşma salonunda kırk defa kendi etrafında döndükten sonra 40 adım daha atılacak, önümüz Adliyeye arkamız
Adalet Bakanlığı’na olacak şekilde, “Devletin, sermayenin ve de bilumum yetim
hakkı düşmanının değil adaletin hukukçusu olacağıma, rüşvete alarak veya
vererek aracılık yapmayacağıma, sadece harç hesabı yaparken değil adalet
dağıtırken de kuyumcu terazisini kullanacağıma, bilirkişi raporlarının sonuç
bölümünü değil tamamını okuyacağıma, her ay bir AİHM kararının özetini
ezberleyeceğime, sanığa, tanığa siz diyeceğime bunu beceremezsem
bağırmayacağıma, duruşmaları saatinde alacağıma, dosyaların tamamını
okuyacağıma, bunu beceremezsem önemli belgelerle yetineceğime, icra takibinde
borçluyu veya alacaklıyı kayırmayacağıma, ATGV araçları/taksiciler kar etsin
diye tarafların aracına binmezlik yapmayacağıma, müvekkilime zamanında bilgi
vereceğime, davanın uzamaması için elimden geleni yapacağıma, delilleri
toplamadan dava açmayacağıma, delilleri toplamadan davaya cevap vermeyeceğime,
mahkemeye sunduğum her şeyin bir örneğini
karşı tarafa da vereceğime, duruşma gününü beklemeden bilirkişi
raporlarını ve dilekçelerimi tebliğe çıkaracağıma, adam olacağıma, insan olacağıma, insanın
insana kul edilmesine aracılık yapmayacağıma, işkenceciyi korumayacağıma, dik
duracağıma, ayçiçeği misali her iktidarı gördüğümde dönmeyeceğime yemin eder
bundan önce bu ve benzerlerini yaptıysam tövbe ederim”
Velhasıl adliye avukatsız olur, savcısız olur[1]
ama hamamsız olmaz…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder