Blog sahibi avukatlık mesleğinin usta çırak ilişkisi gerektirdiğine inanmaktadır. Kendisini usta değil, kalfa olarak görmesine rağmen, kalfalık sürecinde kullandığı yol ve yöntemleri paylaşarak usta bulamayan çıraklara ulaşmaya çalışmaktadır. Herkesin etkili bir hukuki yardım alma hakkı vardır. Blog sahibinin amacı bu hakkın kullanılmasına zerre kadar da olsa katkıda bulunmaktır.
17 Haziran 2016 Cuma
CÜBBELİ GÜNLER 4 - İDARİ YARGIDA İPTAL DAVASI AÇMADAN ÖNCE DÜZENLEYİCİ İŞLEMİN DE HUKUKA UYGUNLUĞU ARAŞTIRILMALI
Mesleğin ilk yıllarında, fazlasıyla idari
yargı çalıştım.
Öğrenci, akademisyen
ve baro davalarını takip ettim daha çok.
İdari yargıdan mı
sıkıldım, idari yargıya mı güvenim kalmadı, ücretler mi tatmin etmedi
bilmiyorum, zamanla azalttım idari yargıyı. İdari yargıdan geriye, tesadüfen
takip ettiğim gümrük davaları ile 1-2 tane yönetmelik iptali kaldı.
İdari davaları çalışırken,
kendimi oynamaya azimli ama oynamaya yeri olmayan düğün konuğu gibi hissederim
hep.
İdare anayasa, kanun,
yönetmelik, tebliğ derken hepten sıkıştırmış, hareket edecek yer bırakmamıştır.
O sıkışıklıkta, sadece
birel idari işlemin iptalini talep ettiğinizde, idare ile idareye sevdalı hakim
arasında tost olmayı göze almanız lazım.
Benden tost olmaz,
olsa da tadı olmaz diyorsanız düzenleyici işlem iptali tam da sizin için.
Çünkü, düzenleyici işlem iptal edildiğinde birel işlem dayanaksız kalacak ve
düşecektir.
İlk defa hangi davayla
başladım bilmiyorum ama bir milat koymak gerekirse halen devam eden ve 17
yaşında olan, öğrenciyken açtığım Hasankeyf davası diyebiliriz. Alışılmışın
dışında ihale sözleşmelerini değil de dayanağı Bakanlar Kurulu kararının
iptalini talep etmiştim, bildiğimden değil tabi.
Atılım
Üniversitesince, iki akademisyenin, görevlerine son verilmesi işlemine iptal davası açarken, işlemin
dayanağı olabilecek Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 23.
maddesinde “özlük hakları” ibaresinin de iptalini
istemiş, bu nedenle davayı Danıştay'da açmıştık. Çünkü, Anayasa madde 130
uyarınca, vakıf üniversitesi akademik personeli, idari ve mali işler dışında
2547 Sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'na tabi olması gerekirken, anılan yönetmelik
maddesiyle, idari ve mali işler dışındaki, iş güvencesi gibi özlük hakları da
4857 Sayılı İş Kanununa tabi kılınmıştı. Açtığımız davada Danıştay 8. Dairesi
birel işlem yönünden, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ise düzenleyici
işlem yönünden yürütmenin durdurulması kararı verdi. Sonrasında davamız esastan
da kabul edildi. 8 yaşındaki davamız Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nda
karar düzeltme aşamasında.
Davacılardan birinin
Türk Silahlı Kuvvetlerinde mütercim tercüman, diğerinin ise veri hazırlamanı
kontrol işletmeni olmak istemesine, tüm sınavlarda başarılı olmalarına, Anayasa
Madde 70, "...Hizmete
alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım
gözetilemez..." kuralına
yer vermesine rağmen boyları 164 cm altında olduğu için sağlık raporu
aşamasında elenmişlerdi.
Açtığımız davalarda, Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık
Yeteneği Yönetmeliği Madde 25’teki 19 ve Üzeri Yaş İçin Boy ve Kilo Oranlarını
Gösteren Nomogramın tamamının, Yönetmeliğin Geçici 6 Maddesindeki, “Bu Yönetmeliğin
yürürlüğe girdiği tarihten önce sağlık kurulunda karara bağlanan ancak üst onay
makamı tarafından henüz onaylanmamış raporlar hakkında sağlık kuruluna girdiği
tarihte yürürlükte olan hükümlere göre işlem yapılır.” cümlesinin iptali
istenmiş, Danıştay her iki talebimizi de haklı bulmuş, dayanağı kalmayan birel
işlemleri de iptal etmişti.
TÜBİTAK'ın, basına
izinsiz demeç verdiği için disiplin cezası uyguladığı, davacı için açtığımız
davada, birel işlemin yanında, TÜBİTAK İnsan Kaynakları Yönetmeliği'nin birden
fazla maddesinin iptalini talep etmiştik.
Danıştay 12. Dairesi,
birel işlemi iptal etmiş, düzenleyici işlemlerin iptali talebimizi ise
reddetmişti.
Temyizimiz üzerine,
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, TÜBİTAK İnsan Kaynakları Yönetmeliği
madde 54/1-ç'nin de iptali gerekir diye bozma kararı verdi. Emsal
mevzuat, basına izinsiz demeç vermeyi kınama yaptırımına tabi
tutarken, anılan 54/1-ç, emsal mevzuatın aksine daha ağır bir ceza olan kademe
ilerlemesinin durdurulması yaptırımına bağlamıştı.
Disiplinle ilgili olan
ve davacıya uygulanan yönetmelik
maddelerinin tümü de iptal edilmelidir, çünkü, disiplin işleri kanunla
düzenlenir, TÜBİTAK kanununda disipline ilişkin hüküm yoktur, iddiamız ise ne
yazık ki sadece 1 kurul üyesince haklı bulunarak karşı oy sebebi oldu. Bu
davamız da 7 yaşında olup, karar düzeltme aşamasındadır.
Karar düzeltme
talebinin reddi halinde dosya Danıştay 12. Dairesi'ne iade edilecek, daire
bozma kararına uyacak, sonrasında idare hazretleri yine temyiz ve karar
düzeltme yollarına başvuracağından muhtemelen 12 yaşında Danıştay'a elveda
diyecek, bu düzeyli ilişkisine son verecektir.
Vergi Müfettiş
Yardımcılığı yazılı sınavında başarılı olan ama sözlü sınav (mülakat)
aşamasında elenen davacı için, sözlü sınav sonucu iptali yanında,bir kısım
yönetmelik maddelerinin de iptalini istedik.
Mesela sözlü sınavda
başarılı olmak için en az 65 puan alınması, mesela yazılı ve sözlü sınavın
aritmetik ortalamasının alınması, mesela sınav sonuçlarının puan bazlı değil de
başarılı/başarısız şekilde ilan edilmesine ilişkin kural.
Ne yazık ki Danıştay
16. Dairesi de, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da, yönetmelik iptali
taleplerimizi yürütmenin durdurulması aşamasında haklı görmedi.
İlginçtir, aynı
Danıştay 16. Dairesi, aynı günlerde Emniyet
Hizmetleri Sınıfı Personel Rütbe Terfileri ve Değerlendirme Kurullarının
Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik'teki, "Sözlü sınavda
başarılı sayılmak için
50 puan şartı gerekir" düzenlemesi hakkında
ise yürütmenin durdurulması kararı verdi. Yani sözlü sınavda başarılı olmak
için 65 aranmasını hukuka uygun bulan, 50 aranmasını ise hukuka aykırı buldu. ( http://www.memurlar.net/haber/574461/ )
İkili hukukun
ugulandığı rejimlerde olur böyle şeyler...Adı adalet, kendi felakettir. Hem
mağdurunu hem sahibini yakar...
Sonuç olarak, birel
işlemin iptali için çalışma yaparken mutlaka birel işlemin dayanağı düzenleyici
işlemlerin sırasıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa ve kanunlara
uygunluğunu kontrol etmenizi öneririm.
Eğer birel işlemi
iptal ettirmekte zorluk çekeceğinizi düşünüyorsanız veya düzenleyici işlemi
hukuka aykırı bulduysanız her ikisi aleyhinde Danıştay'da iptal davası açmayı
gündeminize almanızda faydar vardır. (Sanırım Danıştay 7. Dairesi bu konuda
ayrık otu gibi. Her iki işlemin iptalini Danıştay 7. Daire'sinde isterseniz,
idare veya vergi mahkemesi görevine giren birel işlemi ayırıp, bu gerekçe ile
dilekçe ret kararı veriyor.)
Gündeminize almanızda
fayda var diyorum çünkü Danıştay'da dava açmanın avantajları ve dezavantajları
var. Bu avantajları ve
dezavantajları müvekkilinizle paylaşmalı, nihai kararı ona bırakmalısınız.
Avantajları: düzenleyici
işlem iptali ile birel işlemin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Anayasa ve
kanuna uygunluğunun denetlenmesinin sağlanması. Dosyanın bir de Danıştay
İdari/Vergi Dava Daireleri Kurulunca incelenemesinin sağlanması.
Dezavantajları:
Davanın kaybı halinde müvekkilinizin, karşı tarafa daha yüksek olan Danıştay
vekalet ücretini ödemesi, Danıştay'da ortalama YD inceleme süresinin 9-12 ay
sürmesi, Danıştay'ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların çok uzun
sürmesi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder