Blog sahibi avukatlık mesleğinin usta çırak ilişkisi gerektirdiğine inanmaktadır. Kendisini usta değil, kalfa olarak görmesine rağmen, kalfalık sürecinde kullandığı yol ve yöntemleri paylaşarak usta bulamayan çıraklara ulaşmaya çalışmaktadır. Herkesin etkili bir hukuki yardım alma hakkı vardır. Blog sahibinin amacı bu hakkın kullanılmasına zerre kadar da olsa katkıda bulunmaktır.
21 Ağustos 2011 Pazar
OKUMADAN FİKİR SAHİBİ OLMAK ÜZERİNE BİR TBB, ANKARA BAROSU VE TÜRMOB HİKAYESİ
Hikayemiz gazetelerde çıkan Apartmanda
Avukata Yer Yok[1]
haberleri ile başladı. Habere göre Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, avukatlık
bürolarının apartman dairelerinde açılamayacağına hükmettiği için Türkiye
genelinde avukatların yüzde 50’sinin kapı önüne konulma ihtimali ortaya
çıkmıştı.
Filmi seyretmeden eleştiri yapanların, kitabı incelemeden ahkam
kesenlerin coğrafyasında, Yargıtay Kararını okumadan avukatları ve mali
müşavirleri kurtarma operasyonu başlatıldı. TBB, habere konu içtihat
üzerine, tapuda mesken olarak kayıtlı olan bağımsız bölümlerin avukat bürosu
olarak kullanılması konusunda 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nda[2]
gerekli değişikliğin yapılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi nezdinde
girişimde bulunulduğunu 3 Ocak 2011 tarih ve 2011/22 sayılı kararıyla alelacele
duyurdu.[3]
Ankara Barosu gecikir mi, 10 Ocak’ta kervana o da katıldı.[4]
Kervanın diğer yolcusu ise TÜRMOB’du.[5]
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun
atıf yapılan 8 Aralık 2010 tarihli kararı geçmeden önce KMK’yi kısaca
incelemekte fayda var. KMK madde 24/2, “Anagayrimenkulün, kütükte mesken olarak
gösterilen bağımsız bir bölümünde sinema, tiyatro, kahvehane, gazino, pavyon,
bar, kulüp, dans salonu ve emsali gibi eğlence ve toplantı yerleri ve fırın,
lokanta, pastahane, süthane gibi gıda ve beslenme yerleri ve imalâthane,
boyahane, basımevi, dükkân, galeri veçarşı gibi yerler, ancak kat malikleri
kurulunun oybirliği ile vereceği kararla açılabilir. Bu karar yöneticinin veya
kat maliklerinden birinin istemi üzerine bütün bağımsız bölümlerin kat
mülkiyeti kütüğündeki sahifelerine şerh verilir.” hükmüne yer vermekte.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve hukuk daireleri, anılan fıkranın lafzi yorumu
yerine amaçsal yorumunu tercih etmiş, apartmanın dirlik ve düzenine, huzur ve
sükununa bir aileden daha az zarar veren avukat, mali müşavir veya mimar,
mühendis yazıhanelerini madde 24/2’deki yasak kapsamı dışında tutmuştur.[6] Ancak
Yargıtay bu meslek erbaplarının yazıhane niteliğini aşan, 4–5 meslek erbabının
çalıştığı yerleri ise anılan 24/2. madde kapsamında görmüş, bu tip işyerlerinin
meskenlerde açılamayacağına içtihat etmiştir.[7]
KMK madde 28’deki, “…Yönetim
plânında hüküm bulunmıyan hallerde, anagayrimenkulün yönetiminden doğacak
anlaşmazlıklar bu kanuna ve genel hükümlere göre karara bağlanır…”
kuralı konunun odak noktasını oluşturmakta. Anılan kuralda açıkça belirtildiği üzere, kat mülkiyetinden kaynaklanan
uyuşmazlıklarda önce yönetim planı, sonra KMK, sonra genel hükümler uygulanacaktır.
Ankara’daki birçok evin 40-50 yaşında olması, maliklerin çoğunda yönetim
planının bir örneğinin olmaması karşısında anılan yasadan kaynaklanan
uyuşmazlıklarda muhtemelen yönetim planına delil olarak dayanılmadığı için
anılan 28. madde çoğu zaman gözden kaçmaktadır. Ancak Yargıtay Hukuk Genel
Kurulu en az 30 yıldır anılan 28. maddeye uygun karar vermektedir. Nitekim
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 29 Nisan 1981 tarihli kararında, “…Kat
maliklerinin, bağımsız bölümler üzerinde kuramayacağı müesseseler ile,
oybirliği koşulu ile açabileceği yerler, Kat Mülkiyeti Yasasının 24. maddesinde
"Yasak İşler" başlığı altında düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1.
fıkrasına göre; "Bağımsız bölümde hastane, dispanser, klinik, poliklinik,
ecza laboratuarı gibi müesseseler kurulamaz; kat maliklerinin buna aykırı
sözleşmeleri hükümsüzdür. "Buyurucu nitelikteki" bu hükümle,
anataşınmazın bir bölümünde, nitelikleri belirtilen işyerlerinin kurulması
kesinlikle yasaklanmış, yönetim planı ile ya da sonradan yapılacak anlaşmalarla
bu kuralın aksinin kararlaştırılamayacağı kabul edilmiştir. Aynı maddenin 2.
fıkrasında ise, ancak kat malikleri kurulunun oybirliği ile vereceği kararla
açılabilecek işyerlerinin nitelikleri belirtilmiştir. Bu fıkrada düzenlenen
yasak kapsamına giren işyerleri; sinema, tiyatro, kahvehane, gazino, pavyon,
bar, klüp, dans salonu ve emsali gibi eğlence ve toplantı yerleri",
"fırın, lokanta, pastane, süthane gibi gıda ve beslenme yerleri",
"imalathane, boyahane, basımevi, dükkan, galeri ve çarşı gibi yerler"dir.
Görüldüğü gibi, "Muhasebe bürosu" ne 1. fıkrada sayılan yasak
işlerdendir, ne de 2. fıkrada belirlenen ve kat malikleri kurulunun oybirliği
ile vereceği karara bağlı olarak yapılabilecek işlerdendir. Muhasebe bürosu
( yazıhane ), niteliği itibariyle 24. maddede gösterilen yasak kapsamına
girmediğine göre, açılabilmesi diğer maliklerin iznine bağlı değildir. Ne var
ki, bağımsız bölüm sahipleri bunun aksini kararlaştırabilirler ve yönetim
planına, ( Muhasebe bürosu ) niteliğindeki bir işyerinin açılmasını yasaklayan
veya diğer kat maliklerinin muvafakatını bağlı tutacak bir hüküm koyabilirler.
634 sayılı Yasa, 24. maddesinin 1. fıkrasında belirlenen işyerlerinin
açılamayacağına ilişkin hükme aykırı sözleşmeleri geçersiz saymış, diğer
işyerleri için böyle bir kısıtlamaya gerek görmemiş bulunduğuna göre, yönetim
planındaki engelleyici bir hüküm geçerli olur. Bu nedenle, Kat Mülkiyeti Yasası
uyarınca tapuda "Mesken" olarak kayıtlı bağımsız bir bölümün (
Muhasebe bürosu ) olarak kullanılmasına yasal bir engel bulunmamakla beraber
yönetim planında aksine bir hüküm bulunup bulunmadığı mahkemece araştırılarak
sonucuna göre karar verilmesi gerekir…” denerek bu hususa işaret
edilmiştir.[8]
Yukarı da özetlendiği üzere en az
30 yıldır hem Yargıtay Hukuk Genel Kurulu hem de hukuk daireleri avukatlık
yazıhanesini KMK madde 24/2 kapsamında görmemekte, tapuda mesken olarak kayıtlı
taşınmazlarda izin kat malikleri kurulundan izin alınmaksızın avukatlık
yazıhanesi açılabileceğine içtihat etmektedir.[9]
TBB, Ankara Barosu ve TÜRMOB’un
gerekçesini okumadan aleyhinde kulis faaliyeti yürüttükleri 8 Aralık 2010
tarihli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı da aslında Yargıtay’ın yukarıdaki 30
yıllık içtihadının devamı niteliğindedir. Şu gerekçeye her üç kurumun da karşı
çıkması mümkün müdür? “…Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında;
avukatlık bürolarının 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu ( KMK )'nun 24/1
maddesinde düzenlenen yasak işler kapsamına girmediği benimsenmiştir…”
Bu gerekçeden de açıkça anlaşılacağı üzere Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun en son
içtihadında hiçbir değişiklik yoktur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu halen KMK
madde 24/2’nin amaçsal yorumunu benimsemektedir. Peki gerekçe bu ise, Apartmanda
Avukata Yer Yok haberleri nereden çıkmış olabilir? Yargıtay Hukuk Genel
Kurulu tıpkı 30 yıl önceki içtihadında olduğu gibi (bakınız dipnot 7) dosyaya
ibraz edilen yönetim planına işaret etmekte, “…Ne var ki, 634 sayılı KMK.nun
28. maddesi karşısında ana gayrimenkulun yönetim tarzı, kullanma maksat ve
şekline ilişkin anlaşmazlıkların çözümünde KMK'nun 24.maddesinden önce, yönetim
planı hükümlerinin uygulanması gerekir. Somut olayda Yönetim Planında yer alan,
bağımsız bölümlerin münhasıran mesken olarak kullanılacağı hükmü karşısında
dava konusu bağımsız bölümün avukatlık bürosu olarak kullanılması mümkün
değildir. Yönetim planında sadece doktor muayenehaneleri için bu kurala istisna
getirilmiş olup; bu istisna da yorum yoluyla genişletilemez…”
gerekçesiyle bozma kararı vermektedir.[10]
Kalem işlerini bizzat takip eden
meslektaşlarımız bilirler. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu veya Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulu gibi heyetlerin bozma kararların yazılması, imzasının
tamamlanması 2-3 ayı bulan bir süreçtir. Çünkü kararlar en az 25-30 kişinin
incelemesine ve imzasına ihtiyaç duymakta, bozma olduğu için gerekçe
yazılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı 8 Aralık 2010 tarihli olup
karar aleyhinde kulis yürütülmesine ilişkin TBB kararı 3 Ocak 2011 tarihlidir. Bu tarih itibariyle anılan kararın
gerekçesinin yazılmış olması hayatın olağan akışına aykırıdır. Yani TBB
yönetimin kararı okumadığı, gazete haberleri ile hareket ettiği açıktır.[11] TBB
Yönetimi Yargıtay Başkanlığından randevu alarak karar hakkında bilgi sahibi
olmak yerine, gazete haberleri ile fikir sahibi olup 6111 Sayılı Kanunun
değişmesini sağlamıştır.
TBB, “Birliğimizin çalışmaları
neticesinde "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"na eklenen avukatlık mesleğine ilişkin hükümler TBMM Genel
Kurulunda kabul edilerek yasalaştı…[12]”
duyurusuyla zaferini taçlandırmış, duyuru açıklamasında, “…Tapuda mesken olarak kayıtlı
bağımsız bölümlerde Avukatların kat maliklerinden izin alma zorunluluğu
olmaksızın faaliyetlerine devam etmeleri sağlanmıştır…” izahatına yer
vermiştir.
Belki, ne olmuş canım TBB’nin
gücü ortaya çıktı diyebilirdim, ta ki 23 Temmuz Cumartesi günü bir meslek
büyüğümün bu konudaki sorusunu cevaplayana kadar.[13]
TBB’nin kulisi sonucunda anılan
2. fıkradan sonra gelmek üzere KMK madde 24’de eklenen cümle aşağıdaki gibidir:
“…
1136 sayılı Avukatlık Kanununda avukatlık büroları ve hukuk büroları ile ilgili
düzenleme yapılıncaya kadar meskenlerdeki avukatlık ve hukuk büroları
faaliyetlerine devam ederler. Bu süre, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren iki yıldır. Bu hüküm 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununda ilgili düzenleme yapılıncaya
kadar meslek mensupları tarafından açılan bürolar hakkında da uygulanır.”
TBB’nin girişimiyle eklenen hükümle, avukat yazıhanesinin anılan 24/2. fıkra
kapsamındaki yasağa girdiği kabul edilmiş, sadece
kanun değişikliği öncesinde açılan yazıhanelerin 2 yıl daha faaliyet
göstermesine cevaz verilmiştir. Yani Yargıtay’ın amaçsal yorumla avukat
yazıhanesini madde 24/2’deki yasak kapsamına çıkartması engellenmiş, bu
bürolara 2 yıl içinde adreslerini değiştirme külfeti yüklenmiş, bu tip
taşınmazlarda yeni büro açılması yasaklanmıştır.
Öncelikle meslektaşlarıma
seslenmek istiyorum: Geçmiş olsun!!!
Sonraki sözüm TBB’ye ve Ankara
Barosuna: Yazımızın başında belirttiğimiz gibi okumadan, bilmeden fikir sahibi
olmak bu coğrafyaya özgü bir anlayış. Ama bu yazıya konu süreç, sadece okumadan
fikir sahibi olma alışkanlığının bir örneği değil. Bu süreç Tüccar TBB, tüccar
baro anlayışının, her şeyi bilen tek adam yönetiminin doğal bir sonucu. Bu
yaşananlar bilginin, doğru dik durmanın değil, sadakatin, tek adama itaatin
ürünü. Hem TBB’ye hem mesleğimize hayırlı olsun.
Bir de sorum var: Özür dilemeyi,
mesleğimiz adına utanç verici o duyuruları sitelerinizden kaldırmanın zamanı
gelmedi mi?
[2] Bundan sonra KMK
denecektir.
[6] “…24. maddenin 1. fıkrasında; daha işlek, daha sürekli ve kalabalık
kimselerle uğraşı durumunda bulunan doktor muayenehaneleri için bile
meskenlerin kullanılmasında bir sakınca görülmediği anlaşıldığından yazıhane
niteliğindeki büroların 2. fıkra kapsamına konulabilme olanağı yoktur. Büro,
sözü geçen ikinci fıkrada yazılı işyerlerinden ne açık ve ne de kapalı olarak hiçbirinin
veya benzerlerinin kapsamına girmez. Böyle olunca, mesken olarak kayıtlı bir
bağımsız bölümünün büro ( Yazıhane ) olarak kullanılması veya kiraya
verilebilmesi için kat malikleri kurulunun herhangi bir kararına gerek yoktur…”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 1970/5-19
K. 1973/853, T.
10.11.1973; “…Mesken olarak kayıtlı olan bağımsız bölümde kiracı olan Kumsan
Döküm Mal. San. Tic. A.Ş. olduğu anlaşılmaktadır. Ticaret şirketinin merkez ve
şubeleri ise işyeri olup Yargıtay uygulamalarında tanımlanan büro niteliğinde
değildir. Büro; genellikle bağımsız çalışılan ve daha çok münferit mesaide
kullanılan yazıhane niteliğindeki yerlerdir. Şirketin bu duruma uymadığı
açıktır…” Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E. 2005/598, K. 2005/808, T. 7.2.2005.
(Makalemizdeki tüm kararlar www.kazanci.com.tr
adresinden alınmıştır.)
[7] “…Yargıtay uygulamalarında tapuda mesken olan bağımsız bölümün büro
olarak kullanılmasına izin verilmekte ise de, bu kullanımın genellikle bağımsız
olarak çalışan bir kişinin en çok sekreteri ile birlikte yazıhane amacı ile
sınırlı olması gerekir. Bu tanım içinde 5 kişinin çalıştığı dergi merkezinin
büro olarak nitelendirilmesine olanak yoktur…” Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, E. 2000/1484, K.
2000/2064, T. 17.2.2000
[8] Yargıtay Hukuk Genel
Kurulu, E. 1980/6-3313, K. 1981/331, T. 29.4.1981.
[9] Bakınız yukarıdaki
kararlar, ayrıca, “…Diğer taraftan, Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 24. maddesinin 2.
fıkrasında, kütükte mesken olarak gösterilen bağımsız bölümde kat malikleri kurulunun
oybirliğiyle vereceği kararla açılabilecek olan yerler sayılmış olup, büronun
2. fıkrada sayılan işyeri kapsamına girmediği ve kat maliklerinden izin
alınmadan meskenin büro olarak kullanılabileceği noktasında uyuşmazlık mevcut
değildir.
Görüldüğü üzere uyuşmazlık, mesken niteliğindeki
bağımsız bölümün avukatlık bürosu olarak kullanımını yasaklayıcı bir hükmün
yönetim planında bulunması halinde, meskenin Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 24.
maddesine dayanılarak kat maliklerinden izin alınmadan avukatlık bürosu olarak
kullanılıp kullanılamayacağı noktasında toplanmaktadır…” Yargıtay Hukuk Genel
Kurulu, E. 2002/18-772, K. 2002/1090, T. 20.12.2002,
[10] Yargıtay Hukuk Genel
Kurulu, E. 2010/18-617, K. 2010/637, T. 8.12.2010.
[11] Kararı okumalarına rağmen
kulis çalışmasına girmiş olmaları ihtimalini aklımıza dahi getirmek
istemiyoruz.
[13] Kendisi TBB Yönetimine
muhalif olmadığı gibi meslek organlarının seçim süreçleri ile de
ilgilenmemektedir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder